En son, ne zaman kendinizi bir yere ait hissetiniz? Sanki ruhunuz hep orda yaşıyormuş da, bedeniniz, ancak yakalayabilmiş gibi...
Bazen kendinizi pek çok farklı yere sokup çıkarsanız, farklı insanlarla görüşseniz bile, kocaman bir boşluğun içinde yalnız hissedersiniz. Sonrasıda da, nereye ait olduğunuzu düşünmeye başlarsınız?
Hepimizin hayatında, oturduğumuz yer, okuduğumuz okul, tuttuğumuz spor klübü, köklerimizin geldiği yöre dahil olmak üzere, “Ben ……..….’lıyım dediğimiz ve ait hissettiğimiz yerler vardır. Diğer taraftan, sanki bizim doğduğumuz yerde doğmuş, bizim büyüdüğümüz yerde büyümüş, bizim tuttuğumuz takımları tutan ve atalarının bizimkilerle aynı yerden geldiği her insan, bizimle aynıymış gibi hissederek,, onlara daha ayrıcalıklı bakarız. Çünkü ortak bir geçmişi, yeri ve takımı paylaşmak sanki onları bizden, bizi de onlardan biri yaparmış gibi, yakın hissettirir.
Diğer taraftan hepsinin ötesinde, nerde ve nasıl doğup büyüdüğümüzden, hangi genleri taşıdığımıza kadar, herşeyin onlara bağlı olduğu ve hamurumuzu şekillendiren, ilk aidiyet duygusunu yaşadığımız yer; ailemizdir. Benim annem, benim babam, benim teyzem, benim ablam, benim abim, benim kardeşim, benim halam, benim dedem, benim babanem, benim dedem…. gibi.
Başında “benim" olan her tümleç, kendimizi ait hissettiğimiz konumlardır. Çünkü bize aittir. Diğer taraftan biz de onlara.
Fakat zaman içersinde, ailesel bir takım öğretilerin dışında, çevresel faktörlerin de devreye girmesiyle, farklı tümleçler devreye girer. Benim öğretmenim, benim okulum, benim işim, benim sevgilim, benim eşim, benim kurduğum aile, ailem…… gibi. İşte bu noktada bazen öğretiler değişebilir, annenizin, teyzenizin, halanızın, babanızın, dedenizin size öğrettiği, “O, ait hissettiğiniz duygular ve düşünceler” değişebilir. Çünkü siz, değişirsiniz.
Bu değişimle birlikte sizi daha iyi anlayan, daha derin hisseden, yanındayken daha rahat hareket ettiğiniz farklı insanları keşfetmeye başlarsınız. Sonrasında bir sorgulama başlar.
Nereye mi aitsin? Nerede kendini huzurlu, mutlu, güvende, anlaşılır hissediyorsanız, oraya...
Burası ne bir semt, ne bir ülke, ne de bir ev... Burası yanında kendini olabildiğince rahat hissetmeni ve olduğun gibi kendini bırakmanı sağlayan, anlaşıldığını bilip, kendini güvende hissettiğin insan ya da insanların yanıdır. Bazen hiç tanımasan bile, ortak bir hedefe doğru koşarken senle birlikte hareket edip, sana destek olanlar,ın yanıdır. Bazen hiç konuşmasan bile, neye ihtiyacın olduğunu hissedip yardımcı olan biri ya da birilerinin yanı, bazen senden 30 yaş küçük bile olsa minnacık bir bedenin tüm samimiyeti, masumiyeti ve sıcaklığının yanıdır.
Uzun lafın kısası, ait olduğunuz yer aslında sizi tamamlayan, eksik bir şeyin olduğunu hissettirmeyen, samimiyetine ve sıcaklığına güvenerek kendinizi aynı samimiyetle bıraktığınız insanların, en temel psikolojik ihtiyacınız olan 'anlama ve anlaşılma ihtiyacınızın' da, karşılandığı yerdir. Çünkü anlaşıldığınızı düşündüğünüz bir ortamda, hiç kimse sizi yanlış anlamaz. Dolayısıyla, kendinizi ne savunmaya, ne de korumaya ihtiyaç hissedeceğiniz kalkanlarla sarmalamanız gerekmez.
Eğer bu hayat yorulmaktansa, kıymeti bilinerek yaşanması gereken bir yer ise; Size tavsiyemiz , "benim burda ne işim var?" diye sorgulamanıza neden olacak insanların yanında olmaktansa, kendinizi tam hissetmenize neden olan insanların yanında, varlığınızı sürdürmeniz yönünde olacaktır.
Henüz öyle biri, ya da birileri hayatınıza girmediyse de, biliniz ki aynı ortamlarda bulunmaya devam ettiğiniz sürece, girmeyecekler. İyisi mi, siz artık farklı birşeyler yapıp, nereye ait hissedecekseniz, oraya doğru yelkenlerinizi açınız. Diğer taraftan, anlam veremediğiniz bir rahatlıkta, kendinizi iyi ve ait hissettiren insanlar var ise hayatınızda, onlara hak ettikleri değeri verip, birlikte daha çok zaman geçirmenizi tavsiye ederiz. Aksi takdirde yalnız ve eksik hissedersiniz.
Ait olduğunuz yeri er ya da geç bulup, ordaki varlığınızı tüm coşkunuzla hissettiğiniz,
Kendi oluşturduğunuz gerçek bir kalabalık içinde, huzurlu, samimi ve sıcacık bir hayat yaşamanızı dileriz.
Güneş Sıcaklığında Sevgilerimizle;
ENA