Çağımızın rekabet ortamında, zamanımızın en çok nerede geçtiğinin değerlendirildiği pek çok araştırmada, ortaya çıkan cevap “iş yeri” olmuştur. İş hayatı pek çok insan için rekabetin bol, yarışın sınırsız ve zamanın farkında olmadan akıp gittiği bir yer olarak adlandırılabilmektedir.
Bu yarış ortamında, rekabet içinde olan çalışanları birarada toplayan kurum ya da kuruluşlar bünyelerinde çalışanların motivasyonunu ve dolayısıyla performansını yüksek tutmak için bazen bir takım profesyonel yardımlar alırlar. Bazen de en büyük motivasyonun kişinin işdeki başarısını görebilmesi adına, çalışmak olduğunu düşünerek, hiçbirşey yapmazlar.
Bu durum zaman içinde insanın insan olmaktan çıkarak sadece çalışan ve üreten olarak görülmesine neden olduğu için, çalışanda işe bakışda motivasyon düşüklüğü yaratmaya başlar. Bununla birlikte kuruma bağlılık ya da aidiyet duygularında kopmalar oluşur. Böylelikle işyerinde üretimin kalitesinde bir takım düşüşler olur, başarı ve verim azalır. Bu aşamada “acil durum” sinyali vermeye başlayan firmalar, nerde hata yaptıklarını ve nasıl bu hatayı düzeltebileceklerini düşünmeye başlarlar. Bu alanda kendi göremediklerini, profesyonel kimliğiyle görmelerini sağlayacak bir endütriyel psikologla çalışmaya başlayarak, telafi girişimlerinde bulunurlar.