Şayet demokratik bir ülkede yaşıyorsanız ve yaşadığınız ülkenin vatandaşı kimliğiyle, kimin sizi yönetmesini istiyorsanız ‘O’ kişiye, ya da partiye oy verirsiniz.
Sonuçta sizin gibi olan pek çok kişinin oy çoğunluğunu kim aldıysa, o kişi belirli bir dönem için, ‘Başbakan’ olur.
Eğer sizin oy verdiğiniz kişi, oy çoğunluğuyla başa gelirse, o kişiye ‘Başbakan’ım’ denir. Çünkü sizin isteyerek, arzu ederek, özgür iradenizle seçtiğiniz kişidir. Sahiplenirsiniz...
Diğer taraftan, tıpkı bir çocuğun beğenmediği anne ve babasına, Anne’m ve Baba’m demek yerine, ‘Anne’ ve ‘Baba’ demesi gibidir. İstemeyerek, nefret ede ede, kendi bağımsız iradesiyle sahip olacağı hayatına kavuşabilmek için, legal olarak bağımsızlığını ilan edeceği zamanı iple çekmesi gibidir. Sahiplenmediğiniz anne ve babanız vardır. Anne’m ve Baba’m demek istemezsiniz ama gerçekde onlar sizin ebeveinlerinizdir. Tıpkı seçmediğiniz ve ait hissetmediğiniz bir Başbakan’a sadece ‘başbakan’ demek gibidir.
Hayatta sahip olduklarınız iki çeşittir. Ait hissederek ‘Benim Başbakan’ım’, Benim Annem, Benim Babam, Benim Karım, Benim Çocuğum, Benim Doktorum, Benim Liderim, Benim Arkadaşım, Benim Spor Klübüm, Benim Takımım, Benim Rakibim, Benim Evim ..... Dedikleriniz ve Diğer ‘ait hissetmedikleriniz’ ....
Zaman bir şekilde geçer ve ait hissetmediklerinizle, ait hissettikleriniz eninde sonunda yer değiştirir. Ve siz dersiniz ki, ‘zaman, senin bu kadar hızlı bir şekilde bütün çirkinlikleri ve aynı zamanda güzellikleri su yüzüne çıkartacak kadar erdemli bir şey olduğunu bilseydim, geçiyorsun diye üzülmek yerine, bu bekleyişin bana neler gösterdiğine dikkat ederdim. Daha az konuşur, daha çok beklerdim.’ Çünkü sukunet ve akıllı bekleyiş, her zaman sizi doğru sonuca götürür.
Sadece şu an için Başbakan’ını sahiplenmediğiniz bir noktadaysanız, içinde bulunduğunuz zaman diliminde, ait hissettiğiniz ve sahip olduğunuzu bildiğiniz şeylerden destek ve güç alarak, kendinizi, gözlerini dört açarak zamana bırakınız. Çünkü eninde sonunda tekrar seçim zamanı gelecek. Bu sefer, büyük bir ihtimalle ‘Başbakan’ım’ dediğiniz kişi başa geçecektir. Diğer sahiplenmedikleriniz de, geçici olarak sahip olduğu gücün, sabun köpüğünden ibaret olduğunu anlayarak, kendi gerçek aidiyetine doğru yelken alacaktır.
Ve muhtemelen, arkasından sevgi, onur ve gururla konuşulan bir Lider asla olmayacağını bilerek, kendi sahip olduğu adaletsiz, mutsuz ve zaafiyetler dünyasında, daha önceden de olduğu gibi, öfkesiyle birlikte hapsetmeye devam edecektir.
Diğer taraftan olacak şey ise çok açıktır. Sadece geçici bir süreliğine değişikliğe uğrayan törenlerimizdeki alışkanlıklarımız, okuduğumuz İstiklal Marşı'mız, Kitaplarımızın baş köşesinde yer alan 'Nutuk' ve 'Gençliğe Hitabe'MİZ, eski yerini bulacaktır. :)
Er ya da geç ...
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK:
-KADINLARIMIZ EĞER ULUS'UN GERÇEK ANASI OLMAK İSTİYORSA, ERKEKLERİMİZDEN ÇOK AYDIN VE ERDEMLİ OLMAYA ÇALIŞMALIDIRLAR...
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'İN KIZLARI:
-HADDİNİ BİLMEYEN HERKESE KARŞI MI?
Bir insanı ölümsüz yapan şey, ne hayatta olması ne de olmamasıdır... Onu Ölümsüz yapan şey;
KİŞİLİK, HAYSİYET, AHLAK VE AKLA SAHİP OLUP,
KADIN, ERKEK YA DA ÇOCUĞA, ZENGİN YA DA FAKİR'E HERHANGİ BİR AYRIM YAPMADAN,
BOĞA İLE MATADOR HİKAYESİNDE OLDUĞU GİBİ, AHLAKSIZCA BEL ALTI OKLAR ATMAYA ÇALIŞMADAN,
BİREYSEL HÜR İRADEYE ÖRNEK OLUP,
DEMOKRAT CUMHURİYET’E SAYGI GÖSTEREBİLMESİNDEN GEÇER.
AMA HERŞEYDEN ÖNCE, İNSANLARIN AÇIKLARI VE ZAAFİYETLERİYLE ONLARI, KENDİ KONTROLÜ ALTINA ALMAKTANSA,
İNSAN GİBİ İNSAN OLABİLMEK ADINA, KURNAZ DEĞİL, AKILLI AHLAKLI İNSAN OLABİLMEKTEN GEÇER….
Gelmiş Geçmiş En Ölümsüz Liderimize Sonsuz Sevgilerimizle,
Atatürk KızlarıNDAN SADECE BİRİ;
ENA