Hiç içinden çıkamayacak kadar büyük sorunların içinde çırpınırken, daha güçlü ve özgür olabilmek adına "fırsat" adı verilen bir sürecin içinde olduğunuzu düşündünüz mü?
Her insan, hayatının bir dönemimde, içinden çıkamayacağını düşünüp köşeye sıkıştığını hissettiği bir sürece girer. Bu süreç içersinde, kendisini dünyanın en şansız ve en bedbaht insanı ilan eder. Sanki, ondan başka hiç kimse aynı şeyi yaşayamazmış gibi, yalnız ve çaresiz. Dışarıdan bir mucizenin gerçekleşmesini umud eder ve durur, bekler gibi...
İnsanoğlunun dünyaya gelme şeklini düşünecek olursak, her türlü mucizenin dışarıda değil, insanın kendi içinde var olduğunu hemen fark ederiz.
Dünyaya, doğaya, okyanusa, denize, ormana, ağaca ve çiçeğe baktığınızda, size her türlü sorunun cevabını verdiğini görürsünüz aslında. Sadece yeteri kadar dikkatli bakmanız gerekir.
Birlikte bir denemesini de yapmak ister misiniz?
Kendinize bir ağaç seçin, mümkünse "İşte bu ağaç benim ağacımdır. Beni, başka hiçbir ağaç bu kadar doğru ve güzel bir şekilde sembolize edemez." diyebileceğiniz cinsten bir ağaç seçin lütfen. Sonrasında, seçtiğiniz ağaca dikkatli bir şekilde bakarak, onunla ilgili gördüğünüz herşeyi, ayrıntılı olarak, bir kağıda detaylı olarak yazınız.
Ağacın büyüklüğü, küçüklüğü, yaşı, iriliği, köklü olup olmaması, verdiği meyve ve özelliği dahil olmak üzere, algıladığınız ve hissetliğiniz her şeyi ayrıntılı düşünerek yazın. Herşeyi tüm ayrıntılarıyla yazdığınızdan emin olduktan sonra, yazdıklarınızın başına "Ben" koyarak tekrardan okuyun.
Sonuç; seni kendine doğru çekerek, daha da derinden algılamanı sağlayan ağaçla ilgili yaptığın yorum ve algılayarak yazdığın herşey, aslında senle ilgili bilgiler veriyor bize.
O seçtiğin ağaçla ilgili yazdığın güzel şeylerle birlikte, seni mutlu eden şeylerin farkına varman çok güzel fakat, aynı zamanda seni mutsuz eden şeyler de var ise, onlara ayrıntılı bir şekilde bakarak tespit etmek de çok önemlidir.
Tabi ki, koca ağaçta seni rahatsız eden şeyleri değiştiremezsin. Fakat, köklerini toprağın derinliklerine salmış güzel bir ağaçtan farklı olarak, kendinde fark ettiğin, değiştirilmesi gereken şeyleri değiştirebilirsin. Dolayısıyla sahip olduğun bütün değerli şeyleri çok iyi kullan.
Konu mankenimiz olan 'ağacımıza' odaklanarak, cevap bulacak olursak; alınması gereken en temel şey; etrafında onu gölgeleyen büyük ağaçlara, üzerine ismini kazıyarak zarar veren insanlara, dallarında izinsiz yuva yaparak, taşımasını zorunlu kılan canlılara, nasıl adapte olacağını bilemediği dört mevsime rağmen, 'o ağaç' hala öyle ya da böyle ayakta durabiliyorsa, bunun çok önemli nedenleri vardır.
İşte insan hayatı da aynen böyledir. Nerde, nasıl ve hangi tohumlarla dünyaya geleceğinizi seçemezsiniz. Kimlerin sizi gölgeleyip, kontrolünüz dışında zarar vereceğini, temel besinlerinizden sizi mahrum edeceğini bilemezsiniz. Tek yapmanız gereken şey; her şeye rağmen ayakta kalıp, olabildiğince tepeye, güneşin bütün vücudunuzu tepeden tırnağa ısıttığı ve aydınlattığı zirveye çıkana dek, gölgelerden kurtulmak için mücadele etmeye devam etmektir.
Ve bilin ki, bu hayatta seçtiğiniz o ağacı sizden başka da seçebilecek çok fazla insan var.
Diğer insanlardan seni farklı kılacak şey; "Her şeye rağmen kendine inanarak, mücadeleyi bırakmadan, güneşe ulaşma yolunda ilerleyebilecek misin?" sorusuna vereceğin cevaptır.
Unutma ki, kelebek de kozadan çıkmak için, yok olmamak adına çok çaba harcar. Kelebeği de, tıpkı insan gibi güçlü ve özgür kılan şey; kozasından çıkmaya çalışırken gösterdiği inatçı çırpınış ve dışarı çıkacağına olan inancıdır.
En köklü ağaçlar kadar kudretli, en güçlü kelebek kadar güzel, en parlak gökkuşağı kadar ışık saçan, en sıcak güneş kadar sıcaklık veren bir ömrü, varlığınızın bir mucize olduğunu, her daim hissederek geçirmeniz dileğimle…
ENA