Hepimizin anne ve babası çok kıymetlidir. Herşeyden önce onları kıymetli yapan şey bizi dünyaya getirmeleri, bize hayat vermeleridir. Zaman içersinde, çevresel faktörlerin de devreye girmesiyle, anne ve babamızın müdailleriyle karşılaşırız ve ister istemez karşılaştırma yapmaya başlarız.
Hımmmm Ayşe’nin annesi benim annem gibi değil.....
Erol’un babası da ne kadar farklı benim babamdan....
Mehmet’in annesi de... babası da...
Allah allah ya, ne enteresan herkesin babası ve annesi farklı ....
Derken zaman ilerledikçe, bu farklılıkların nedenini kendi aklımızla çözmeye çalıştıkça, aslında anne ve baba rollerindeki çeşitliliği yaratan şeylin onlarında yetiştikleri aileden kaynaklandığını anlarız.
Fakat çok önemli bir fark vardır. Her çocuk ebevein olduğunda, kendi anne ve babasıyla olan ilişkisinde neyin eksikliğini hissettiyse onu, kendine göre artıya çevirerek çocuğuna öğretir.
Örneğin çocuğunu döverek ve korkutarak eğitebileceğini düşünen bir babanın oğlu, dayak yediği ve büyük korkularla yetiştiği için kendi değersiz hissetmişse ve çocuğu dayakla eğitmenin yanlış olduğunu düşünüyorsa, kendi çocuğuna dayak atmamanın çocuğuna iyi babalık etmek anlamına geldiğini düşünebilir.
Ya da anne ve babası tarafından çok fazla baskı altında yetiştirilen bir kız çocuğu, bunun olumsuz izlerini çok fazla gördüğü için, kendi çocuğunu eğitirken baskı yapmamaya özen gösterir.
Annesi tarafından sevildiğini hissedememiş bir çocuk, kendi anne ya da baba olduğunda bunun eksikliğini çok net hissettiği için, sevgisini çok net gösterip, dile getiren bir ebevein olabilir.
Bütün bu anne ve babalarımız tarafından eksikliğini hissettiğimiz şeyleri kendi çocuklarımıza tamamlayarak sunduğumuzda, zannederiz ki mükemmel anne ve babalar olmuşuz. Halbuki unuturuz, mükemmel insan diye birşey olmadığını... Bizim gördüğümüz bir eksikliği biz görürken, bir başkası göremeyebilir. Ya da bizim tamamladığımız bir eksiği, biz mükemmel birşey diye hissederken çocuğumuz farklı algılayabilir.
Bilir misiniz dünyaca ünlü düşünür, bilimadamı ve psikaanalizin kurucusu Freud’un babasıyla olan ilişkisini?
Hemen anlatayım.. Freud, yahudi kökenli bir ailenin oğludur. Babasıyla birlikte bir gün sokağa çıktığında, “Pis ....” diye aşağılanmasına karşın hiç tepki göstermeden kafasındaki siyah kasketle suratını daha da gizleyerek yürümeye devam eden bir babanın oğlu... Bundan 130 sene kadar önce... Kendisiyle birlikte, annesini, kardeşlerini, ailesini korumamasından dolayı babasına öfkelenen bir erkek çocuğu. Bu durum Freud’un kendisini değersiz ve kötü hissetmesine neden olduğu için, gözlemlediği rol modelin tersi bir adam olmayı hedeflemiştir. Büyüdüğünde bütün dünyaya kendi aklı, bilgisi ve ilmi donanımıyla meydan okumuş çatık kaşlı bir yetişkin olmuştur.
Nedeni ise, hiçkimsenin çocukken yaşadığı o kötü duyguyu tekrardan ona ve ailesine yaşatmasına izin vermemektir. Böylelikle birtanecik babasında var olan eksiliği tamamlamış ve dolayısıyla İDEAL BABA olmuş olacaktır. Tıpkı hepimizin yaptığı gibi... Dünyanın en iyi ve en doğru anne ve babası bizim anne ve babamızdır ya, işte o anne ve babada gördüğümüz ya da hissettiğimiz eksiklikleri tamamladığımızda İDEAL ANNE VE İDEAL BABA olacağımızı sanırız... Fakat gene unuturuz... insanoğlu mükemmel değildir ve görülmek istendiği sürece eksiklikler her zaman görülecektir...
Şimdi ideal anne ve ideal babadan ideal eş nasıl olur? Sorusuna geri dönecek olursak...
Hepimiz, kadın ve erkek kavramlarıyla ilk karşılaşmalarımızı, yetiştiğimiz ya da dünyaya geldiğimiz ailede yaparız. “Kadın” kavramı evde model olarak gördüğümüz annemize benzeyen, ”erkek” kavramı babamıza benzeyen erkeklerle örtüşür. Ve dolayısıyla eğer anne ve babasında bir takım eksiklikleri gören ve onları değiştirmek isteyen çocuklardansanız, otomatikman onların var olan olumlu özelliklerinin üstüne, hissettiğiniz eksik yönlerini tamamlayan erkekler ya da kadınlar sizin için ideal eş oluverir biranda... Çünkü ideal anne ve baba eksiklikleri tamamlayan kişidir ve dolayısıyla eksik yönleri tamamlayan kadın ve erkek modeli de ideal, yani mükemmel eş adayı oluverir.
“Ben annemle hiç konuşamazdım, bak onunla çok güzel konuşabiliyorum... benim için ideal bir anne... babam bizi hiç korumazdı... hep yalnız bırakırdı, O hep varlığını hissettirerek beni koruyor, dolayısıyla ideal baba modeli benim için O’dur, dediğimiz NOKTA..., aslında farkında olmadan bir türlü eksikliklerinden dolayı, artılarını göremediğimiz ve oldukları gibi kabullenmediğimiz anne ve babamızın yerine koymaya çalıştığımız ebevein aradığımız, gerçeğidir.
O hiç babam gibi değil, benimle çok keyifli vakit geçiriyor, Beni koruyor..... ya da, O hiç annem gibi değil çok güzel konuşuyoruz... duygularını çok güzel ifade ediyor ve hissettiriyor... Tam da istediğim gibi bir anne ya da baba.....
Peki ya bir soru? İnsan annesiyle ya da babasıyla sevişir mi? Onu karşı cins olarak görüp şehvetli dokunur mu?
Hayır?
Dolayısıyla karar veriniz... kendinize ideal bir anne/baba mı arıyorsunuz? Yoksa ideal bir eş mi?
Hiç düşündünüz mü? Belki de çocuğunuz için ideal olan baba ya da anne, sizin için doğru ve ideal bir eş olmayabilir?
Neden mi? Çünkü “anne olmak”, “baba olmak”, “eş olmak”, “sevgili olmak” birbirinden çok farklıdır ve her birinin kendi içinde barındırdığı farklı roller, sorumlulular, duruşlar vardır.
Eğer siz anne ya da babaysanız, karşılıksız ve koşulsuz evladınıza verirsiniz. Bazen o evlat sizi kırsa da, yaptığınız hataları ve eksiklikleri yüzünüze vursa da, bir öpücüğüyle ya da sarılmasıyla hemen gönlünüzü alıverir. İçinizde buzlanmış duyguları bir anda sıcaklığıyla eritiverir. Çünkü anne ve baba sevgisi “rağmenli sevgi”dir. Herşeye rağmen, ne yapsanız etseniz de onlar hep severler. Bazen küsmüş gibi yapsalar bile, başınıza bir şey geldiğinde ilk yanınızda belirecek insanlar onlandır. Çünkü size can veren, dünyaya getiren, emek veren, büyüten onlardır.
Her ne kadar mükemmel olmasalar da, herkes kendi bildiği ve inandığı doğru ve yanlışlarla bir hayat kurar. O “Kralların dahi müdahele edemeyeceği yer olan KALE”, yani Aile’yi kendi öğretileriyle korur, ya da koruduğunu sanır.
Bir tek gerçek vardır ki, o da “doğru” ve “yanlış” kavramı, herkese göre değişen çok subjektif bir kavramdır. Ve her yetişkin de, kendi subjektiflik sınırları içinde doğru ve iyi baba/anne olur.
Diğer taraftan size göre “İdeal anne/baba” özelliğine sahip bir eşiniz olmasını istiyorsanız, onun sizin anne/babanız olmadığını, sadece sevgiliniz, ya da eşiniz olduğu bilmeniz gerekmektedir.
Aradaki farkı nasıl mı anlayacaksınız?
Onu sizden daha iyi kimse bilemez... Herkesin “ideal”i birbirinden farklıdır. Biraz düşünün... :)
Tek yapmanız gereken anne babayla, eşi birbirinden ayrıran özellikleri düşünmeniz olacaktır.
Unutmayınız ki, hiçbirimiz anne ve babamızı seçerek dünyaya gelmiyoruz. Fakat nasıl bir eş ve aile istiyorsak, onu seçme ve şekillendirme şansımız ve seçim hakkımız her zaman var. Yeter ki biz ne istediğimizi bilelim.
Hayatta sahip olduğunuz her rolü birbiriyle karıştırmadan, hakkını vererek keyifle yaşayabilmeniz dileğimizle,
ENA