Hiç Bir İNCİnin Neden Bu Kadar Kıymetli Olduğunu Düşündünüz Mü?
İncinin oluşumunun, başlı başına bir mucize olduğunu biliyor muydunuz?
İstiridye, zaman içersinde, varlığını sürdürdüğü yer olan denizin ve okyanusun derinliklerinde, dalgaların sürüklemesiyle ya da balıkların kuyruklarıyla çarpmasıyla, oradan oraya sürüklenir, durur.
Üst üste gelen olaylarla birlikte, aşınarak, çok güçlü de olsa, kabuklarını yavaş yavaş açmaya başlar.
Onun kontrolü dışında, açılan kabuğuyla birlikte içeriye, onu rahatsız eden kum, çakıl ve parazit organizmalar girer. İstiridye, varlığından rahatsız olduğu bu davetsiz misafirleri, kabuğundaki kalsiyum karbonat bileşimi ile izole eder. Sonrasında bu kontrol altına alınan davetsiz misafirler, istiridyenin içinde bir çekirdeğe dönüşür. Bu çekirdek de incinin ilk oluşumudur, aslında.
İstiridyenin kabuğundaki yoğun kalsiyum karbonat bileşimi, zaman geçtikçe çekirdeğin üstünü, ince ince kaplamaya başlar… Yıllar geçtikçe çekirdeğin üstü tamimiyle örtülmeye başlar. Zaman içinde istiridyenin içinde bir katmanda, inciye parlaklığını veren, aynı zamanda "mucize taşı" olarak da bilinen "argonite" minerali salgılanmaya başlar. Bu mineral, onu bir arada tutacak diğer bir uhu niteliği taşıyan "conchiolin" maddesiyle birleştiğinde, inciye sedef parlaklığını veren bir görev üstlenir.
Sonuç olarak, beyin mekanizması dahi olmayan bir organizma, 'inci' denilen bir dünya harikası güzellikle karşımıza çıkar.
İnsan hayatı da inci gibidir; zaman içinde yaşadığımız bir takım olaylar, bizi oradan oraya, kontrol edemediğimiz bir akışın içine sürükler. Hayatımıza, bizi rahatsız eden insanlar ve onlarla birlikte olumsuz etkiler yaratan olaylar girer.
Öyle ya da böyle, bir şekilde zarar verirler. Biz, bu rahatsızlık duyduğumuz insanları ya da olayları, kendi lehimize kontrol altına almaya başladığımızda ise, gerçek anlamda büyümeye ve olgunlaşmaya başladığımız temel çekirdeğimizi oluştururuz.
Aklımız, kalbimiz, mantığımız ve tecrübelerimizden aldığımız derslerle birlikte, kendimizi koruyabildiğimizi fark ederiz. Daha güvende, daha kıymetli ve değerli insanlar hayatımıza girdikçe oluşturduğumuz temel çekirdeğin üstü bembeyaz bir sayfayla çevrilmeye başlar.
Hayatın sürprizleri, mucizeleri ve güzellikleriyle baş başa kalabilmeyi becerdiğimizde de, bir bakarız ki, çekirdeğin üstü tamamiyle göz alıcı bir beyazlıkla kapanmış. O ışıltılı parlaklığın altında, ondan başka hiçbir şey kalmamış.
Rivayetlere göre, istiridye, içinde bin bir çeşit emek ve mücadeleyle oluşturduğu bu mucizevi güzelliği, yeteri kadar olgunlaştığını ve tamamlandığını düşündüğü noktada, kıymetini gerçekten bilecek biri görebilsin diye, kabuklarını açarak, incisini; en kıymetlisini sunarmış.
Ne enteresan öyle değil mi?
En az İNCİ kadar değerli olduğunuzu görebilecek cesarete sahip olan insanlarla var olan bir hayatı, en kıymetlinizi paylaşmanız dileğimle
ENA