İnatçı birinin inadının, nasıl kırılıp, yumoş hale getirilebileceğini öğrenmek ister misiniz?
İnat...
SORU:
Karşınızda ödevini yapmadan dışarı oyun oynamaya çıkmak isteyen bir çocuk ve O çocuğa ödevini yapmadan asla dışarı çıkamayacağını söyleyen otoriter bir anne var.
Çocuk, annesinin bu sert koşullu dayatması karşısında, "vazgeçtim, dışarı çıkmayacağım." diyerek cevap veriyor. Bu çocuğa nasıl hem ödevini yaptırıp, hem de dışarı çıkıp yaşıtlarıyla mutlu mutlu eğlenmesine neden olacak bir alternatif seçenek sunarsın.
Hımmm...
Muhtemelen çocuğa "Kontrolün bende olduğunu daha da net ifade etmenin formüllerini ararım." diyerek çözüm üretmeye başladın...
1) Yapmaktan en çok zevk aldığı şeyi de elinden alacağını söylerek onu ödevini yapmaya zorlamak?
2) Yüksek sesle "şımarıklık etme ve hemen odana giderek ödevini yap." ?
3) .....
Peki ya size bir soru, karşınızda bu kadar inatçı bir çocuk var ise ve size sessizce "bana istemediğim birşeyi zorla yaptıramazsın" diyorsa, sizin bu dayatmalarınız işe yarar mı?
Cevap : Tabii ki yaramaz. Belki kısa vadede, onu korkutuyor pozisyonunda olmanız size istediğiniz sonucu sağlar. Fakat uzun vadede hiç şansınız olmaz.
Siz o çocuk olsaydınız ne yapardınız? Karşınızda yapmak istediğiniz birşeyi önünüze koşullar ve engeller koyarak size yaptırmaya çalışan bir büyük var. Hem de inanılmaz inatçı... Onun genlerine sahip biri olarak boyun eğer misiniz?
Hiç sanmam ...
Yapmayacak olmanızın nedenini bir düşünürseniz size yardımcı olacaktır.
Evet aynen öyle. Çocuk da olsak yetişkin de... Birilerinin bizim kontrolümüz ve isteğimiz dışında bizi yönetmesi ve kontrol etmesi bizi çok rahatsız eder. Sanki bir birey olmaktan çıkartır. Dolayısıyla "Sen bir yetişkinsen, ben de çocuğum ve benim de kendimce kararlarım ve haklarım var.
Ve sırf sen istiyorsun diye, senin istediğin gibi davranmayacağım" der, dururuz. Çünkü sadece karşımızdakinin istediği gibi davranmak, sanki bizi biz olmaktan çıkartır. O yapar.
Dolayısıyla sorum şu;
Bu inatçı çocuğa, oldukça yumuşak ve gülümseyen bir yüz ifadesiyle ;
"Birtanem getirsene bakiyim sen ödevlerini. Aaa aslında senin en çok sevdiğin dersin, en eğlenceli bölümü değil mi bu yahu? Sen bunu, havada karada seve seve yaparsın ya... Ben de, yapamayacağın birşey var sanmıştım. Yardıma ihtiyacın olursa, ben büyük bir zevkle sana yardımcı olurum. Çünkü bu dersler sayesinde ben de, bazen senle birlikte yeni şeyler öğreniyorum. Ama senin ihtiyacın olacağını da pek sanmıyorum. Çünkü sen bu dersde zaten çok başarılısın ve zaten hemencecik güzel bir şekilde ödevini yapar, sonrasında da eğer istersen dışardaki arkadaşlarının yanına koşarsın." derseniz, Bu çocuk baştaki tepkisine devam eder mi?
...
Evet ... Peki neden senin söylediğin şeyin tersini yapmaya, inat etmemeye başladığının farkında mısın?
Çünkü sen ona konuşma tarzın ve üslubunla, bu senin sorumluluğunda olan şeyi, BEN istediğim için değil, SEN istersen yaparsın, demeye başladın. Yani, bu yapmayı isteyeceğin şeyi aslında "KENDİN İÇİN YAPACAKSIN", demiş oldun da ondan... Ve aslında onu anlamak için gösterdiğin yumuşak tavır bile, onu yumuşatmaya yeter ve artar.
Bu kırılma noktası, sadece çocuklarla olan ilişkilerimizde geçerli değildir. Yetişkinlerle olan ilişkilerimizde de, ortada anlamsız bir inat duellosu olduğunu fark ettiğinizde şayet çözmek isterseniz, artık ne yapmanız gerektiğini, az çok biliyorsunuz.
Onu daha çok kıstırarak kontrol etmeye çalışmanın, onda var olan inat potansiyelini daha da çok arttıracağını unutmadan, yapmasını istediğiniz şey için onu zorlamaktansa, düşmanı olmadığınızı ona hissettirdiğiniz empati ve güven cümleleriyle, "Ben" dilinden ise, karşınızdakinin de kendine göre haklı sebepleri olabileceğini unutmadan, "sen ve biz" kelimelerinin de var olduğu cümleler kullanmabilmenizi tavsiye ederiz.
Kontrolünüz altında nasıl başetmeniz gerektiğini bildiğiniz, yumuş kıvamında bir inada sahip olabilmenizi dileriz.
ENA