Kış depresyonundan önce, depresyonun tanımını yapacak olursak eğer, depresyon; kişinin genel anlamda hayata karşı isteksiz ve bağsız hareket etmesinden kaynaklanan bir ‘hareketsiz kalmayı tercih etme’ halidir.
Kişide yataktan kalkmak, yeni güne başlamak, beslenmek ve hayata heyecanla merhaba demek gibi bir durum asla söz konusu değildir. Yüzünde engel olmadığı bir mutsuz olma hali vardır. Ve sürekli herşeyin eksik tarafına bakar... Eksik tarafına baktıkça da mutszu olmak adına pek çok bahanesi olmuş olur... Kişiler pencerelerini açıp ğüneşe bakmak bile istemezler... Olabildiğince gri, olabildiğince karanlık ortamlarda bulunarak, içlerinde bulundukları daha da karamsar bir hale sokarlar...
Güneş, başlı başına bir enerji kaynağıdır... Güneşin ısısının ve aydınlığının maksimum olduğu noktalarda, insanlar çok daha pozitif ve enerji dolu olurlar... Nedeni, güneşin varlığıyla birlikte doğayı güzelleştirmesi ve bize doğa harikası bir şekilde kendini sergilemesine olanak sağlamasından kaynaklanır... Hiç, bir bebeğe biri çirkin, diğeri güzel olmak üzere iki resim uzattığınızda, bebeğin çirkin olan resme baktığını gördünüz mü? Güneşin, doğayı güzelleştirmesiyle birlikte, bize güzelliğiyle enerji veren bir ortam karşımıza çıkar... Dolayısıyla istatistiki çalışmalar göstermiştir ki, güneşin varlığını daha hiddetli gösterdiği noktalarda depresyon oranı, daha soğuk ve güneşi görmeyen yerleşim birimlerine göre daha düşüktür.
Kış depresyonu denilen tanım da biraz burda karşımıza çıkar... Kışla birlikte dışarda cıvıl cıvıl öten kuşlar, rengarenk hale gelen ağaçlar, yerini yapraksız ve renksiz ağaçlara ve aynı zamanda soğuktan korunmak adına kendine saklanacak bir yer bulan canlılara bırakır... Tıpkı insanlar gibi.... İnsanlar da daha çok evlerinde oturarak, güneşin pozitif etkisinden uzak kalarak, daha az hareket etmeye başlarlar... Bu noktada eksikliğini hissettikleri şeyin yokluğuna konsantre olurlar... Bütün sorun da asıl burda başlar aslında.... yokluğunu hissettiğiniz şeye konsantre oldukça zaten kendinizi hep eksik hissedersiniz... Burda önemli olan, varlığını hissettiğiniz şeyleri görmezlikten gelmemekten geçmektedir. Çünkü kişiler etraflarında mutlu olmak için o kadar çok kaynak varken, onları mutsuz edecek kaynaklara doğru akar giderler...
Neden benim istediğim gibi bir işim yok... Neden benim istediğim gibi bir evim yok... Neden benim istediğim gibi bir ailem yok.... Neden o yok, neden bu yok..... Bütün bunları sorarken asıl sormaları gerekn soruyu unuturlar...
Neden benim şuyum var? Neden benim buyum var? Neden hastanelerde yaşamıyorum... Neden babamın ölümüne rağmen, annemin yanımd aolmasından mutlu olmuyorum... Neden çok güzel bir evim olmasına rağmen, çok güzel bir arabam olmadığı için mutlu olamıyorum... Neden çok güzel bir ailem varken, güzel bir arkadaşım olmadığı için mutlu olamıyorum..... ?
Cevap çok basittir.... Bir kişi hayatıyla ilgili ya da çevresiyle ilgili olarak hep eksi taraflara konsantre olursa, sahip olduklarının farkına varamaz.... Siz eğer sahip olduklarınıza değil de, sahip olmadıklarınıza konsantre olursanız zaten sahip olduğunuz şeylerin size enerji vermesini engellersiniz.. Bu noktada da zaten enerjiniz düşer ve hayata bağlılığınız ortadan kalkar...
Eğer depresyonun adı kış depresyonu dahi olsa, her kışdan sonra gelecek bir yaz’a konsantre olmadığınız sürece ya da, kışın size sunduğu güzel olanaklara konsantre olmadığınız sürece, zaten kimse sizi depresyondan çıkartamaz...
Siz hiç düşünebiliyor musunuz? Eğer kış olmasaydı ‘kar’ denilen doğa harikası bir görüntüyle karşılaşamayacağınızı ya da evinizde yanıbaşınızda sahip olduğunuz sıcacık battaniyeniz ve filmlerinizin keyfini çıkartamayacağınızı...
Adı kış ya da yaz depresyonu ... her ne olursa olsun... Hayatınızda sahip olduğunuz artılara ve sizi koşulsuz seven insanlara konsnatre olursanız, ne kış depresyonu ne de yaz depresyonu, hiç bir şekilde yanınıza yaklaşamaz.... Hayattta her türlü sorunu çözebilecek en kıymetli panzehir sevgidir... Kendine ve çevresine, güneş olsun olmasın sebgiyle bakabilen kimse kolay kolay depresyona girmez... Unutmayınız ki, öfke son derece güçlü bir duygudur fakat öfkeden daha güçlü olan duygu, sevgidir :)
Bunu nasıl yapacağınızı bilmiyor ve yardıma da ihtiyacınız varsa, biz Ena Therapia olarak, büyük bir keyifle size gerçekçi bir ayna tutarak, sahip olduğunuz güzel şeyleri görmenizi sağlarız...
ENA