Kendini bulunmaz hint kumaşı zanneden biri, hiç başkalarını kıskanmış olabilir mi? Çok mümkün değil sanki.
Neden bir insan, bir baskasını kıskanır?
Pek çok nedeni olabilir aslında. Doğduğumuz an itibariyle, bize ne kadar değer verildiğini ölçer, dururuz.
'Seviliyor muyum? Diğerleri kadar değerli miyim? Değil miyim?'
Bu sorunun cevabını ilk ailede bulmaya çalışırız. Bana, ablamdan ya da kardeşimden farklı davranılıyor mu hiç? Daha özel miyim? Değil miyim?
Eğer ailede çocukların herbirinin özelliği diğeriyle karşılaştırılmadan değerlendirilirse, çocuk kendiliğinden;
“Ablam benden daha akıllı ama ben de çok güzel resim yaparım.”
“Abim çok güçlü ama ben de çok fazla eğlenceli biriyim, etrafımdaki herkesi güldürürüm.”
“Abim çok zeki, ben onun kadar zeki olmasam da son derece sıcak kanlı ve sevecen biriyimdir.”
“Ben ablam kadar uzun boylu değilim ama benim de gözlerim çok güzeldir."
.......
diyebilmeyi öğrenir. Yani kendinde var olan olumlu ve güzel pek çok özellik, ona ailesi tarafından gösterildiği için, o da kendinin farkındadır. Ve kendini değerli hissettiği için de, karşısındakinde var olup da, kendisinde olmayan özelliklere konsantre olmadığından, ablasının ya da kardeşinin kendisinden farklı olan nicelikleriyle gurur duyar. Çünkü bilir ki en az onlar kadar, o da değerli...
Hatta bazen o kadar özel ve değerli olduğu ailesi tarafından hissettirilir ki, zamanla birlikte çevresel faktörlerin de devreye girmesiyle hayatına farklı insanlar girer. O insanların kendisine, normalde alıştığı gibi kıymetli ve değerli davranmaması garip bir anlamsızlığa düşürür.
Halbuki unutur, her kim ona ya da size değerli, özel ve sevgi dolu yaklaşıyorsa, bu aslında onun kendi özünde bu besin sepetine sahip olmasından kaynaklanıyordur.
Tam tersi olarak, size değersiz ve özensiz davranan insanlar da, aslında kendilerine de öyle davranmayı öğrenmiş oldukları için, size kendilerine davrandıkları gibi davranırlar. Size davranma şekillerinin aslında sizinle hiçbir alakası yoktur. Bu tamamiyle kişinin kendiyle alakalıdır. Herşeyin temelinde olduğu gibi, pek çok şey ailede öğrenilir. Diğer taraftan, bazen ailemizde de bize özel olduğumuzu hissetirmeyen tutumlar olabilir. Bu durum, bizim özel olmadığımız anlamına gelmez. Bazen öyle olsak da hissettiremezler. Bazen de özel olmadığımızı düşünebilirler. Bizi sıradan ve değersiz hissettirmelerinin pek çok nedeni olabilir.
Asıl önemli olan şey, şu sorunun cevabını nasıl vereceğinle doğru orantılı olarak ilerler. 'Ailende kimse seni özel ve değerli hissettirmiyorsa, bu senin özel ve değerli olmadığın anlamına gelir mi?'
Ya da tam tersi; 'Ailende seni çok özel ve kıymetli hissettirseler de, başkalarının sana değersiz ve özensiz davranması seni değersiz biri yapar mı?'
Pek tabi ki HAYIR…
Eskiden en iyi kumaşlar Hindistandan getirilirmiş. Hint kumaşı, saf ipekten çok emek harcanarak oluşturulan, bulunması zor bir kumaş olduğu için, kendini diğer insanlara göre üstün gören kişilere “kendini bulunmaz hint kumaşı zannediyor.” derlermiş.
Bu hikayeye neden mi geçtik şimdi?
Cevaplayayım. Zaman içersinde yaşadığımız olaylarla birlikte bazı insanların bizi değersiz hissettirmesine izin veririz. Bunu bize yaptıran şey aslında karşı tarafın yumuşak tarafımıza yönelik hareket etmesine izin vermemizden kaynaklanır. Bunu bazen sevgilimiz yapar, bazen arkadaşımız, bazen kardeşimiz, bazen iş arkadaşımız. Eğer sevgiliniz kendine yeteri kadar güvenmeyen ve kendisinden daha yakışıklı erkekleri, elindeki güzel kadını kapacak potansiyel rakipler olarak görüyorsa, muhtemelen kız arkadaşınız sizi bırakmak istediğini söylediğinde, size “Belki de seni daha yakışıklı biri için bırakmak istiyor.” diyerek, kendini kompleks ve korkusunu yansıtan bir yorum yapabilir. Ya da kendi başarısını bir türlü yeterli bulmayan bir arkadaşınız “Belki daha başarılı biri için seni terk etmek istiyor.” diyebilir.
Diğer taraftan hiçkimseyi tanımadığınız bir ortamda, görsel anlamda ilgi çekici güzelliğinizle ön plana çıktığınız bir atmosfer içinde, sizin karşınızda kendini daha yetersiz ve kötü hisseden insanlar olabilir. Bunun nedeni sizin onlardan daha üstün olmanız değildir. Nedeni onların kendilerinde var olan bir takım artı özelliklere bakmaktansa, sizde görüp de hoşlandıkları, fakat kendilerinde olmayan özelliklerine odaklanarak hareket etmelerinden kaynaklanmaktadır.
Diğer tarfatan, İkili ilişklilerdeki kıskançlık durumuna gelecek olursak; orda da var olan duygu, karşımızdakini kaybetme korkusuyla ortaya çıkar. Hep bizden daha iyi, daha yeterli, daha başarılı, daha ……, olduklarını düşündüğümüz insanların, sevdiklerimizi elimizden alabileceği tehtidini, içimizde yaşıyor olmamızdan kaynaklanır. Halbuki unuturuz, yeryüzünde mükemmel bir canlı yoktur. Hepimizin hem olumlu, hem olumsuz, hem güzel, hem çirkin, hem şanslı, hem şansız, hem sıradan, hem de özel bir takım özelliklerimiz vardır. Hiçbirimiz, bir diğeriyle kıyaslanma ve karşılaştırılma noktasında olmamalıdır. Çünkü, doğada dahi hiç bir canlı bir diğeriyle eşit ve aynı özelliklerle yaratılmamıştır.
Kıskançlık gibi kişiyi, kendinden ve insanlardan soğutan bu duyguyu yok edebilmenin temel yolu, sahip olmadığınız eksik kalan şeylere konsantre olmaktansa, sahip olduğunuz güzel şeylere odaklanmanız yönünde olacaktır. Hiç düşündünüz mü, hep evlenmek isteyip de bekar olanlar neden evli arkadaşlarına ”Vay canına, çok şanslısın yahu.” der. Ya da tam tersi, sorumluluklardan sıkılmış ebeveyinler, bekar arkadaşlarına “ Ah hayat sana güzel.” der. Cevaplayalım, çünkü iki taraf da, karşısındakinde, sahip olduğunu değil, sahip olmayı arzuladığı şeyi görür.
Ben derim ki, siz siz olun yaşamak istediğiniz bir takım şeyleri kafanızda netleştirin, onlara sahip olmak için bir plan program yapın. Yapabiliyorsanız yapın, sahip olabiliyorsanız olun. Ama sahip olamıyorsunuz, ya da yapamıyorsunuz diye de, kendinizi kıskançlık duygusu gibi olumsuz bir duygunun içine hapsetmeyin. Çünkü emin olun ki, siz görmek isteseniz de, istemeseniz de, başkalarının sizde gıpta ederek baktığı ve sahip olmak için her gece dualar ettiği pek çok özelliğiniz vardır.
Unutmayınız ki, bu dünyada hiçbirimizin bir başka bedende, bire bir karşılığı yoktur. Hepimizin eşsiz ve tek olduğu bu dünyada, kendi hayat denilen muhteşem defterimizi oluştururken verdiğimiz çok önemli uğraşlar, emekler ve mücadeleler vardır. Dolayısıyla aslında, hepimiz birer “BULUNMAZ HİNT KUMAŞIYIZ.”.
Herkesden önce sizin, kendinize “ÇOK ÖZEL VE ÇOK KIYMETLİSİN” diyecek bonkörlükte,
Sahip olduğunuz bütün güzel ve sıradışı şeylerden aldığınız pozitif enerjiyle,
Kendi özel kumaşınızı özenle ve gururla sahiplenebilmenizi dileriz.
ENA = Bulunmaz Hint Kumaşlarından Biri...