Teslimiyet, Elinizden geleni yapıp, akışına bırakabilmek midir?
Bir varmış bir yokmuş, suyunun çağlaya çağlaya akmasıyla ünlü bir akarsu varmış. Bu akarsuyun altında sivri sivri kaya parçaları ve o kaya parçalarına suyun akışıyla birlikte çarpıp, zarar görmemek için tutunan yaratıklar varmış.
Birgün bu yaratıklardan biri, kayalıklara tutunmaktan o kadar çok yorulmuş ki, “Daha fazla dayanamayacağım artık.” diyerek kendini akarsuyun akışına bırakmış. Tedirgin bir şekilde 'Acaba ne olacak?' gerginliğiyle kendini suya bırakmış olsa da, bir şekilde o gerginlikle ayağı, suyun içinde var olan o sivri kayalıklardan birine çarpmış.
Canı çok yanmış. Sonra “Amann öyle de olmuyor, böyle de olmuyor. Ne olacaksa olsun artık.” diyerek, kendini tamamiyle suya ve suyun taşıma gücüyle birlikte akışa teslim etmiş. Çağlaya çağlaya akan su, sivri sivri kayalıklara çok yakın teğetlerle aksa da, kendisini onun taşıma gücüne bırakan yaratığı, hiçbir yere çarpmadan güzelce taşımış.
Kendisini tamamiyle huzurla bırakması neticesinde, hiçbir zarar görmeden istediği yere gidebildiğini gören yaratığın arkadaşları, şaşkın şaşkın arkadaşlarını seyredalmışlar. Sonra da “Yaaa en kötü ayağımız, kolumuz, bacağımız çarpar bir yere ve kanar. Ama sonra biz de, gitmek istediğimiz yere doğru ilerlemiş oluruz. Yoksa burda zarar görmemek adına tutunduğumuz yerden kopamamak, bizi bu kayalıklara yapıştırır hale getirdi.” diyerek cesur arkadaşları gibi, kendilerini tamamiyle suya ve akışına bırakmışlar...
Aradan çok kısa bir süre geçmiş ve akarsuyun son bulduğu bir noktada, hepsi tekrardan toparlanarak, bir araya gelmişler. Şaşkın şakın birbirlerine bakakalmışlar. Uzundur hareket edememelerine neden olan şey gerçekleşmemiş. Hepsi bir kaç sıyrık dışında oldukça sağlıklıymış... Bunu gören yaratıklar büyük bir müteşekkirlikle, kendisini suya ilk bırakarak, örnek teskil eden arkadaşlarına teşekkür etmişler. Sonra ise, herkes uzundur hayalini kurduğu hayatına doğru, kendi istedikleri “su” içinde yaşamlarını sürdürmeye devam etmişler.
Eğer “SU” hayatsa, bizler de yaratıklar... Şunu çok iyi biliriz ki, Herbirimiz yaşam içersinde yaşadığımız olumsuz olayların etkisinde kalarak, “Acaba tekrar başıma gelir mi?” endişesiyle hareket edemez hale geliriz.
İşin enteresan kısmı ise şudur, Evet hepimizin hayatında olumsuz pek çok şey olmuştur, olacaktır da. Fakat hiç mi olumlu ve güzel şey olmamıştır bu hayatta?
Hiç mi sizi şaşırtır derecede güzel ve muhteşem şeyler karşınıza çıkmamıştır, gerçekleşmemiştir?
Sorun şudur aslında, aynen insan ilişkilerinde olduğu gibi... Düşünün hayatınızdan çıkan insanları... Neden hayatınızdan çıkardığınızı değil, neden girdiklerini düşünün.... Evet bu insanlar size zarar vermiş olabilirler, ya da çok üzmüş olabilirler. Ama hiç mi sizi mutlu etmediler? Hiç mi size güzel ve değerli olduğunuzu hissettiren şeyler yapmadılar?
Yaa..... işte bu kadar basit...
Eğer hayatınıza giren insanları anımsarken, neden hayatınızdan çıkarttığınız dışında, neden hayatınıza aldığınızı da hatırlarsanız. Tıpkı yaşamda da olduğu gibi, “Evet olumsuz şeyler yaşadım. Ama olumlu ve güzel de çok şey yaşadım.” diye düşünebilmeye başlarsınız. Sonrasında da, hayatınızda yaşadığınız sadece olumsuz tecrübelere konsantre olmaktansa, olumluların da farkına varabileceğiniz için, Bu hayattaki güzel şeyleri görmeye başlarsınız. Dolayısıyla zarar görmektense, güzel şeylerin de geçmişte olduğu gibi, tekrardan var olacağına olan inancınızla, kendinizi hayatın akışına teslim edersiniz.
Unutmayınız ki SU, ne kadar kontrol etmeye çalışsanız, Ne kadar bariyer koysanız da, akacağı yeri bilir ve akar...
Engel tanımaz.
Hayatınızın SU kadar aziz olduğunu unutmadan,
Geçmişteki olumlu ve güzel pek çok başarınızdan enerji alarak,
Kendinizi hayata tüm ağırlığınızla teslim ettiğiniz,
Su kadar berrak ve net bir hayat yaşamanızı dileriz.
Çağlaya Çağlaya Akan Akarsu Coşkusundaki Sevgimizle,
ENA