İddialı Bir Psikolog, Başarılı Bir Güzellik Salonun Parçası Olursa, Ne olur? İddialı başka bir şey?
Siz, Taklit Edenlerden mi? Yoksa, Edilenlerden Misiniz?
Yolda yürürken, karşınıza bir kadın çıktı... çok tatlı... çok güzel... 'Acaba, saçının ve kıyafetlerinin stilini belirlerken destek aldığı bir yerler var mıdır?' diye sordunuz, kendi kendinize... Derken, başka bir gün, O TATLI KADINI, kahkahalar içinde, bir güzellik salonundan çıkarken gördünüz. Ve merak ettiniz, nasıl bir yerdir burası acaba? diye... Ve, o tatlı, yumuşak, huzur ve güven veren atmosferin içine, siz de dalmak istediniz. Nasıl bir yer mi burası? Buyrunuz, içeriye giriniz efendim.
Bazen, sadece saçınızın değil, ruhunuzun, duruşunuzun, asaletinizin, zarafetinizin bütününe bakıldığında SİZİ, sizden daha iyi gören birileri olur. Daha güzel, daha özel, daha sıradışı, daha farklı olmanızı isteyen insanlar ve yerler...
Eğer konumuz, yaratıcılık, aşk ve tutku kokan bakışların, ellerle birleştiği bir harmonide, kadın, ya da erkeği daha da güzelleştirmek ve orjinalleştirmek adına hareket etmek ise, bahsettiğimiz insanlar pek tabii ki, saç stilistleri, el ve ayak bakım uzmanları, ve böyle özel insanları seçerek, bünyelerinde barındıran, özel, güzellik salonları.
Bazen, böyle özel insanların çalıştığı yerlere, kendileri gibi tatlı ve kıymetli insanlar gider. Bütün kontrolü, ne istediklerini söyledikten sonra, onlara bırakırlar, çünkü güvenirler. Anlaşıldıklarını, duyulduklarını bilerek, güvenle bırakırlar kendilerini. Sonra bir bakarlar ki, herşey zaten istedikleri gibi olmuş... Hatta, daha önce akıllarından bile geçmeyen bir model ve şekille, mutlu bir şaşkınlıkla, aynaya bakıp, kalmışlar. Sonra da kahkahalar atarak ve ard arda memnuniyetlerini bildirerek, ikinci evleri gibi gördükleri yerden ayrılmışlar.
Bazen de, güzel olan birşeye güzel demeyen, takdir ya da övgü nedir? bilmeyen insanlar, olur. Çünkü, onlar çok mutsuzdurlar. Diğer pek çok insana göre, mutlu olmak için bissürü nedenleri olsa bile, nasıl mutlu olacaklarını değil, nasıl mutsuz edeceklerini daha iyi bilirler. Çünkü ruhlarında terapistler aracılığıyla iyileştirilmesi gereken, hastalıklı davranış kalıpları vardır. Fakat bunu çok kabul etmezler. Dünya onların etrafında döner. Hiçbirşey yeteri kadar iyi, yeteri kadar güzel, yeteri kadar başarılı değildir. Hep bir eksik, ya da yanlış olan bir şey vardır. Yapılan şey ne kadar iyi, güzel ve değerli olsa da... Eksik olabilecek birşeyde takılı kalırlar... Artıları göremeyecek kadar kör ve algıları kapalıdır.
Bazen de numara yaparlar, çünkü oyun oynamak hoşlarına gider. Sabit bir bakış açısıyla baktıkları bu pencereden, güzeli ve olumluyu gören bakış açısını yok edip, değersizleştirebilecek güce sahip oldukları için, karşılarında var olan masum, tatlı ve güzel olan mutlu enerjiyi yok ederler. Bu nokta çok tehlikeli bir noktadır aslında... Çünkü, kapısından tatlı ve huzurlu kahkahalar çıkartacak güce ve ruha sahip olan insanların, o müessesede yok olmaya başlaması, ordan çıkacak pozitif ve güzel etkinin de yok olacağı, anlamına gelir. Böylelikle de farklı alternatifler aramaya başlarız. Çünkü enerjinin düşük olmaya başladığı, şikayetlerin ve suratsız bakış açılarının var olduğu bir ortam, zaten hiçbirimizin gitmeyi tercih etmediği bir yer olur. Ve daha önceden, heyecan, merak ve olumlu koşar adımlarla gittiğimiz yer, yerini diğer tercih etmediğimiz yerlere bırakır. Dolayısıyla müessesede zararlı etki yayılmaya başlar ve yok olmaya mahkum, hale gelir.
Bizi, kendine doğru çeken şey, herzaman, saf sevgi, maskesiz suratlar, özgüvenli duruşlar, doğru iletişim şekliyle, güven telkin eden ortamlar ve insanlardır. Kısacası, yanlarındayken ve iletişim halindeyken, huzurlu nefes alıp, vermemize neden olan ve bizi duyabilecek güç, güven ve özel yeteneğe sahip insanlardır.
Gittikçe artan rekabet ortamında, yaratıcılık ve özel yetenekle ön plana çıkmamıza neden olan, Allah Vergisi yeteneklerimizin yanına, bir de kimsenin yok edemeyeceği pozitif ve güzel enerjiyi de koyarsak, ne olur?
Siz, daha güçlü, daha orjinal, daha sıradışı ve yenilmez olursunuz. Ve sadece taklit edilirsiniz... Onlar sizi taklit ederken de tatlı tatlı gülümser, 'bize bizim gibi insanlar gelsin, taklitlerimize de, bize gelenleri taklit edenler gitsin, dersiniz... Tıpkı, Hülya Avşar'ı taklit etmek için, onun güzellik salonuna gitmeyi seçen Gülben Ergen gibi...
Biz kimlerle mi çalışıyoruz. Taklit edilenlerle, tıpkı kendimiz gibi...
Biz Kim miyiz?
Psikoloji İliminin; klinik, sanat, grup, tiyatrel, psikodrama ve endüstriyel alanlarının hepsinden, edindiğimiz uzmanlıklarla oluşturduğumuz, özel çeşniyle, hayatınızın %80'ninin iş hayatında geçtiği bir ortamda, nasıl daha lezzetli yemekler yiyebileceğinizle ilgili rehber olan, Bir Psikoterapi Merkezi, sıradışı bir çeşni bileşimi...
Amacımız;
İş yerinize, kahkahalar atarak, mutlu, güvende ve daha motive bir şekilde, nasıl gidebileceğinizin formülünü göstermek.
Daha doğru, daha düzgün bir iletişim gücüyle, iş arkadaşlarınızla, nasıl daha mutlu ilişkiler kurabileceğinizi öğretmek.
En önemlisi, iş yerinizde var olan bütün 'yumuşak karın' diye tarif ettiğimiz noktaları tespit edip, güzellik salonunuzda var olan bütün, açık ve zayıf noktaların farkına varmanızla birlikte, daha güçlü hale getirilmesini sağlamak.
Bütün bunları, kuruma özel, kurumun ihtiyacına uygun bir, ENA OYUNU'YLA sağlayarak, hayatınızda kalıcı hale getirmek.
Hedefimiz;
İş hayatınızda var olan renklere daha da renk katarak, içinizde ve kapınızda var olan pozitif enerji ve kahkahalara daha da fazlasını ekleyebilmektir.
PS: Kuruma özel her bilgi, birseysel ve kurumsal mahremiyet sınırları içinde saklı kalmaktadır.
Saygılarımızla;
ENA Therapia Psikoterapi Merkezi