Enerji ve RNA Gerçeği Eğitimi
Hani bazen, birşey hissedersiniz ve kanıtlayamazsınız. Gördüğünüz, duyduğunuz, hissettiğiniz şey ile; gösterilmeye çalışılan ve sunulan şey birbirinden farklıdır. Ve şüphe etmeye başlarsınız, emin olamazsınız. Sonra 'Hay Allah, bana öyle geliyor heralde...' demeye başlayarak, kendi, gördüğünüz ve hissettiğiniz şeyi yok saymaya başlarsınız.
İşte o an, çok tehlikeli bir andır. Kendiniz, algınız ve 'kendi inandığınız gerçeği' yok saymanız, kendinize olan güveninizi düşürür. Şüphenin hayatınıza, aklınıza girmesiyle birlikte, enerjiniz de düşmeye başlar.
Unutmayınız ki, İstanbul gibi, herkesin cennet olarak gördüğü bir şehri feth eden büyük isim; Fatih Sultan Mehmet, 'Ya İstanbul beni feth edecek, ya da Ben, İstanbul'u', diyerek, herkesin imkansızmış gibi gördüğü şeyi, imkanlı hale getirmiştir.
Nasıl mı?
Yapması gereken tek bir şey vardı. İstediği şeye konsantre olmak. Engel tanımadan, kulağına 'Yapamazsın komutanım çok zor.... İmkanı yok padişahım, imkansız.... Kellemizi almaları anlamına gelir hükümdarım, çok mantıksız... Düşmanlar tüm gemilerimizi kuşattı, artık hareket edecek alanımız bile kalmadı, artık kabullenmemiz lazım hükümdarım.' diyen, herkesi karşısına alarak.
'Hayır, kabul etmiyorum! diyerek.
Sonuç ne olmuştur?
Sadece kendisine; kaygı dolu cümlelere ve olumsuzluklara değil de, zekasına, yaptıklarına, başardıklarına ve başarmak istediklerine odaklanarak. Pek çok insan tarafından engel olarak görünen şeyi; ortadan kaldırarak.
Nasıl mı?
Yapamayacaklarına değil; yapabileceklerine, sahip olmadığı şeylere değil; sahip olduklarına odaklanarak.
Büyük Hükümdar, sahip olduğu güçlü askerlerle, ay'ın, hiç aydınlık olmadığı, zifir karanlık bir havada, 'Gemilerimi deniz üzerinden yüzdüremiyorsam, düşmanınım aklının ucundan geçmeyecek bir formülle, güçlü askerlerimden aldığım güvenle, gemilerimi karadan, zifir karanlık bir havada yürütürüm.' demiştir.
Sonuç, ne olmuştur. Hepimizin bildiği büyük fetih olmuştur.
Engeller, sadece onları engel olarak gördüğünüz sürece karşınızda 'bariyer' görevi üstlenir.
ENA
Enerji ile yaratıcılık ve keşfin bağlantısını oluşturacak olursak. İnsanoğlu kocaman bir enerjiden oluşmaktadır. Bazılarının enerjisi olumlu, bazılarının ki olumsuz, bazılarının ki karmaşık, bazılarının ki karanlık, bazılarının ki şüpheli, bazılarının ki başarılı, bazılarının ki engel tanımayan, bazılarınınki sert, bazılarınınki yumuşak. Hepsi çok kıymetli ve değerlidir.
Evet, olumsuz olanlar dahi, çok kıymetli ve değerlidir. Çünkü onlar sayesinde, olumlu enerjiyle yan yana getirildiklerinde, hissettiğiniz şeyin; gerçek olup, olmadığını keşfetme şansınız olur.
Merak ediyor olmalısınız, son derece değişken ve 'soyut' olan birşeyi, nasıl bu kadar net bir şekilde kontrol edebilmekten bahsediyoruz, diye.
Çok basit aslında, kendimiz gibi, ilime, bilime, yaptıklarına inandığımız ve güvendiğimiz insanları, olayları ve yazılanları referans alarak. Nerden bildiğimizi bilmediğimiz bir takım bilgilerin, bizde var olduğunu 2008 Nobel Ödülü alan çalışma, çok net bir şekilde ortaya çıkartmıştır; RNA Gerçeği. Diğer taraftan İzafiyet teorisiyle Einstein; 'E=MC'2' (2=kare); olarak kanıtlamıştır. Moreno, psikodramayla soyut olan kavramı, somutlaştırarak kanıtlamıştır. Diğer taraftan, RNA gerçeği; kutsal kitaplarımızdan biri olanKur'an'ı Kerîm'de de yazmaktadır.
Dolayısıyla, bir kişinin hissettiği şeyi yok sayması; bilimi, nobeli, ödülü, ruhu, var olan gerçeği, inancı yok sayması anlamına gelmektedir. Bir insanın bütün bu birleşimleri yok sayması da, kendini kamburlaştırması ve güçsüzleştirmesi anlamına gelmektedir. Dolayısıyla ruhunu yok sayan kişi; sıradan insan vücudunun içinde kendini hapsederek, enerjisiz yaşamayı seçen, kendini hapseden kişidir.
Enerjiyi arttıran şey; görünen gerçekle, görünmeyen (hissettiğiniz) gerçeği tutarlı bir şekilde birleştirmekten geçer. Eğer ikisi birbiriyle tutarlı bir dinamik oluşturuyorsa, enerjiniz son derece yüksek olur. Aynı zamanda, güvende hissedersiniz.
Ama duyu organlarınızla algıladığınız gerçekle, görünmeyen (hissettiğiniz) gerçek örtüşmezse, orda tutarsızlık ve şüphe devreye girer ve kişi kendini tedirgin hisseder. Tıpkı, hiçbirşey bilmememesine rağmen dünyaya geldiği ilk an itibariyle ziyaretine gelen güvenilir insanların yanındayken, yüzünde huzur dolu gülümsemeler açan bir bebeğin; tanımadığı, ama ağzından olumsuz hiçbirşey çıkmasa da (hissettirdiği duygu yüzünden), huzursuz hissederek ağlamaya başlaması gibi...
Bazen arkadaşlık ilişkilerinde, bazen özel ilişkilerde, bazen aile içinde, bazen kurumsal, ya da küçük ölçekli iş ortamında; kişilerin söyledikleriyle hissettirdikleri birbirini tutmaz. Siz orda, 'Alla alla, bana öyle geliyor heralde.' demeye başlarsanız, biliniz ki, işte orda güven yerine 'şüphe' denilen; ruhunuzu yok edecek düşünce tarzı, içinize giriyor ve yok olmaya başlıyorsunuz, demektir.
Enerjinizle birlikte, duruşunuz dahi bozulmaya başlar. Bu tarz durumları nasıl ortadan kaldıracağınızı öğrenmek ve gerek iş hayatınızda, gerek aile hayatınızda, gerek ilişkilerinizde; bu tarz olumsuz yansımaların enerjinizi düşürmesini engellemenin formüllerini öğrenmek isterseniz, bizimle irtibata geçmeniz yeterlidir efendim.
Bizim ENA Therapia Psikoterapi Merkezi olarak, işimiz; ruhunuzu maksimum düzeyde güçle doldurmak, güven ve yaratıcılık odaklı hareket etmenizi sağlayarak; var olan güzel enerjiyi, maksimum düzeye çekebilmenizi sağlamaktır. Dolayısıyla siz de, size ve kurumunuzun yapısına uygun bir ENA Oyun'uyla, enerjinizi ve ruhunuzu dim dik tutabilmenin yolunu öğrenmek ve bunu, refleks haline getirmek isterseniz, bizi aramanız yeterlidir efendim. Bizimle hemen iletişime geçebilirsiniz.
ENA Therapia Psikoterapi Merkezi;
Sevgi, Saygı, Aşk ve Gururla